29 Ağustos 2015

Doğum günün kutlu olsun kızım....

Can kızım, canım kızım
Gül kızım güleç kızım
Mis kokulum

Bugün beni anne yaptığın, dünyanın en mutlu insanı yaptığın gün
Hayatımdaki en özel gün
En güzel gün
Doğum günün...

Güzel gözlüm...
Çocuklar annelerini kendileri seçermiş derler
Hep derim yine diyorum
Iyi ki sen beni seçmişsin
Beni iyi ki sen seçmişsin

Kocaman kız oldun artık
4. Sınıfa gideceksin bu sene. Hep gülümsettin yüzümüzü, hep gurur duyduk seninle.
Öğretmenlerinden hep güzel sözcüklerle ayrıldık yanlarından
Hep mutlu ettin bizi, seni izlerken sana bakarken hep doldu Gözlerimiz
Her çocuk annesine babasına özeldir, sen de bizim için öylesin canım kızım
Sabahın bu saatinde bugün senin doğum günü diye mutluluktan uyku tutmuyor
Sen uyurken, o güzel gözlerin kapalı kim bilir hangi masalın içindesin rüyalarda
Nasıl bir prensessin şimdi

Yazacak çok şey var sana
Anne yaz artık derken sen, niye artık yazmıyorsun diye sitem ederken, hep önceki yazdıklarımı okurken... Üzüldüm... Niye yazmıyorum kızıma kızımı dedim kendi kendime... Yazıcam kızım söz sana. Seni sana yazıcam... Şimdi olduğu gibi okursun yıllar sonra...

Doğum gününde başlicam dedim
Bugün doğum günün
Kutlu mutlu olsun annecim
Daha nice mutlu güzel Yıllara olsun...

Seni çok ama çok seviyoruz


16 Kasım 2011

Yeniden irem.

Kocaman olmus kizim
Cok guzel bir kiz olmus
Gozleri boncuk boncuk
Saclari ipek olmus
Annesi koklarmis her gun
Misler gibi kokarmis
Babasi opermis her gun
Misler gibi kokarmis
Artik okullu olmus
Arilar sinifinda
Ogretmenini cok sevmis
Arkadaslarini da cok severmis...

21 Temmuz 2010

minik kuş

bir varmış bir yokmuş
güzel mi güzel, tatlı mı tatlı İrem adında bir kız varmış
Minik İrem büyümüş, artık anaokuluna gitme vakti gelmiş ..
babası da onu güzeeel bir anaokuluna kaydettirmiş
Eylül'ün 13'ünde Minik İrem formalarını giyip okuluna gidecekmiş
annesi mi?
hala kızının yaşını hesaplıyormuş
ve geçen onca zamanın ne kadar da çabuk geçtiğini düşünüyormuş
bir elin parmakları kadarmış yaşı
sonra ikinci ele geçeceklermiş
ve yıllar iki elin parmaklarını saya saya ilerleyecekmiş...
İrem mi?
şimdi babaannesiyle birlikte denizdelermiş
her sabah denize gidiyormuş
akşam üzeri de parka...
annesi onu çok özlemiş
"İrem anaokuluna gidecek" diyormuş herkese
ama kendi bile inanamıyormuş
kızı büyümüş mü??

29 Haziran 2010

2 ay mı olmuş??

kuşum..
2 ay olmuş sana yazmayalı (yazamayalı..)
tam iki ay..
neler mi oldu bu iki ayda..
deniz sezonunu açtık
ama uzaktan bakıyoruz şimdilik
öskürük var, burnumuz fış fış..
zıpladık havalara..
sohbet ettik sahilde..
biraz zeynep biraz duru kattık sevincimize..
şarkılar söyledik..
ağaçlara çıktık, dut yedik...
uçurtma uçurduk..
beyazlara büründük, doğum gününe gittik...
değişmeyen birşey..
her ay olduğu gibi
yine babamızı özledik...

28 Nisan 2010

karışıkım- yağmurdan mı??

Niye bilmiyorum bugünlerde iki şarkıya takmış durumdayım
Tamam ikisi de çoook güzel şarkılar ama niye takmış durumdayım?
Kulağımda kulaklık, işyerinde bir yandan çalışıp “sil baştan” bu iki şarkıyı dinliyorum
Ama gerçekten de çok güzeller..

Birisi. Şebnem Ferah’tan…
Sil Baştan..

Gücün var mı sevgilim
Derin sularda inci tanesi aramaya?
Cesaretin kaldıysa
Hala benle aşktan konuşmaya
Söyle canım sevgilim
Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi
Yorgun gibi bir halin var
Duyguların karışık olabilir mi?

Diğeri mi…
Neydi Unuttum..
Gerçi şu an dinliyorum ama..
Boşver..

27 Nisan 2010

karadeniz..

23 Nisan'ın tatil olmasını bahane bilen bizler, hadi dedik bi Karadeniz turu yapalım.
Çocukla olur mu acaba soruları kafamızı meşgul etmedi değil, ama olur düşüncesi ağır basmış olmalı ki, ben, İrem ve anneanne ile babaanneden oluşan ekip, yollara düştük.
Perşembe akşamı çıktık yola, İrem benim yanımda tıngır mıngır giderken küçük hanımın uykusu geldi. Derken yerini hazırladık, yatak, yorgan.. ama ne var ki bizimki uyuyamıyor. 4 saatlik uyku mücadelesi sonrasında uykuya yenik düşerek saat 1 gibi uykuya daldı ve anne için eziyet saatleri başladı. Öyle ki zaten zar zor uyuyan İrem Hanım, ben tam koltuğa oturup ayağını kucağıma koyduğum anda uyanıp beni koltuğun dışına itekledi ayaklarıyla. Ve ben sabaha kadar ön koltuk ve bizim koltuk arasına serdiğim örtünün üzerinde, annemin kucağında uyuyarak gittim.. Neyse ki sabaha karşı babaannenin görev değişikliği teklifini kabul ettim, 1-2 saat koltukta uyuyabildim.
Sabaha karşı Amasra'ya vardık. Harika bir yer Amasra, bayıldım resmen. Ama enerjisini almış bir İrem'in arkasından aygın-baygın bir anne nasıl koşuşturursa öyle koşuşturdum. Ardından Safranbolu'ya gittik biraz dolaştık. Akşama kendimizi otele zor attık, Ilgaz'da bir otelde kaldık. İrem Hanım'ın orada da uyku ve yorgunlukla "ben çocuk klübüne gitmek istiyorum" ağıtlarının ardından odaya çıktık, yatağa girdikten sonra uykuya dalması 10 dakikayı bulmadı :)
Amasra'dan...



Anane-İrem-Babaanne
İkinci gün Sinop ve Kastamonu'ya gittik..
Daha bir dinlenmiş olarak..
Sinop Cezaevi penceresinden..
Dış görüntü ne güzel di mi
Ama içi...
İçler acısı...

Dönüş yolu..
Küçük Hanım resmen otobüsün maskotu oldu
Herkese sevgilerini gönderiyor, günaydın diyor
Gülücükler dağıtıyor..
Bir oynadı, göbekler attı..

Yoruldu..
Yorulduk..
3 günde 2.500 km yol yaptık..
Başta "sevmiyorum" dediği tatili çok sevdiğini söyledi
"Babam beni bir daha getirsin" istedi..
Ve hepinize kocaman sevgiler gönderdi...

20 Nisan 2010

3 silahşörler..

yer: pastabahçesi
kızlar: irem, zeynep ve duru










19 Nisan 2010

dinozor..

arabada Banu Kanıbelli şarkılarını dinliyoruz
dinozor şarkısı çalıyor
"bir dinozorum olsaydı, eli buzdolabına sığsaydı..."
ve irem sordu..
- anne neden bir dinozorum olsaydı diyor?
- dinozoru yokmuş da ondan.
- neden yokmuş anne?
- çünkü dinozorlar artık yoklar kızım
- niye yoklar anne?
- (??) kızım bir öğreneyim sana anlatırım olur mu?
- tamam anne..
anlam karmaşası yaratmadan nasıl analtılır, ne söylenir onu araştırıcam
ama ertesi gün evde çizgi film izlerken, ve ben mutfakta yemek hazırlarken yanıma geliyor
- anne dinozora ne olduğunu ben öğrendim
- ne olmuş kızım?
- meteor çarpmış, bu yüzden yok olmuşlar
- (!!!) ne olmuş???
- meteor çarpmış anne...

izlediği bir çizgi filmde var. ben de izlemiştim ama dikkatimi çekmemişti. orada kısacık bir detay şeklinde geçiyor. ama o kısacık detay bizim için çok önemli bir sorunun cevabı oldu...
ya gerçekten de şimdiki çocuklar bir harika...

12 Nisan 2010

gül'üm


gece gül bahçesinde ararken seni
gülden gelen kokun sarhoş etti beni
seni anlatmaya başlayınca güle
baktım, kuşlar da dinliyor hikayemi

(hayyam'dan..)

2 Mart 2010

kızım

güzel kızım...
uzun zaman oldu yazamayalı sana
zamansızlık diyelim adına
akşamı sabırsızlıkla bekliyorum
sen de aynen benim gibi bekliyorsun biliyorum...
geç de olsa sana kavuşuyorum..
akşam gelince büyük bir sevinçle karşılıyorsun beni
uyku saati ile arada oluşan o birkaç saati dolu dolu geçirmeye çalışıyoruz seninle
bütün bir günü saatlere sığdırmak
çoook uzun saatler de değil hani
bazen yarım saat en fazla iki
öp, kokla, hazırlan, fırçala dişleri..
sonra uyku vakti...
masallar okuyorum sana, pazarlık yapıyorsun benimle
dün üç tane anlatmıştın bugün 4 tane anlat diye..
seçiyorsun masalları, başlıyoruz anlatmaya
bir yandan okuyorum kitabı bir yandan da seni izliyorum
gözlerini, kara kara,
burnunu, bir fındık misali
dudaklarını, hoş bir tebessümde
saçlarını kokluyorum..
mis...
ve uyku...
uyuyorsun ağır ağır
ama uyumak istemeden
anne bugün çok kısa masal anlattın diye diye..
anne gözlerimi kapatmicam, onlar kendi kendine kapanır diye diye..
anne ben seni çok seviyorum diye diye..
en tatlısı anne ben seni çok sevicem diye diye..
akşam olsa da
kavuşsam sana,
özledim kızımı,
özledim kuzumu...