29 Ocak 2009

PİYANO PİYANO BACAKSIZ :)

Mozart'tan 8. Symphony Çalarken...

İrem Hanım bi poz verir misiniz lütfen?
Ne güzel gülmüşsün meleğim :)


Şefika Teyzemiz Pazar sabahı Amerika'ya döndü....
Şekifa Teyze, sana daha yeni alışmıştık hemen gittin. Seni çok özleyeceğiz. Çabuk gel olur mu?
(Anne-İrem-Şefika Teyze-Handan Teyze)


İrem-Anne-Handan Teyze
(Handan Teyze'nin bugün son sınavı var ona kocamaaaan başarılar diliyoruz. Ama başarılı olacağından eminiz... Hadi bitir sınavını da gel artık)


27 Ocak 2009

İREM'LE DANS

Bu dansı İrem Kurban Bayramı'nda gittiğimiz tatildeki otelde yapmıştı..
Nasıl ama?

26 Ocak 2009

MİNİK MELEK


Ne düşünüyorsun öyle minik melek?
O minicik kalbinden neler geçiyor?
Dalmışsın uzaklara..
Yoksa bir derdin mi var?
Oyuncağın mı kayboldu?
Kaleminin ucu mu kırıldı?
Kitabının sayfası mı yırtıldı?

Üzülme minik melek..
Buluruz oyuncağını,
Açarız kaleminin ucunu da,
Sayfasını da yapıştırırız kitabın…
Sen yeter ki üzülme.
Hep gülsün gözlerin,
Hallederiz meleğim..
Tek derdin bu olsun.
Baban da gelecek zaten..
Az kaldı..

22 Ocak 2009

İREM'İN BAHÇESİ

İremcimle birlikte kartondan yol yaptık. Tahminimden çok eğlendik ve güzel oynadık. Çocuklar pikniğe gitti, çadır kurdu, kızım yolda araba sürdü, gölde bebekleri yüzdürdü, balık tuttu...

En güzel yanı da istediğiniz şeyleri ekleyebilirsiniz dergilerden keserek...
İşte fotoğraflar:























20 Ocak 2009

İYİ Kİ DOĞDUN BABACIMMMM...

BABAM BENİM BANA NEDEN ÖYLE BAKIYORSUN??




BEN DE İSTEMEZ MİYİM SANA RENK RENK, MİS KOKULU ÇİÇEKLER VERMEYİ BUGÜN..



YA DA KOCAMAAAN BİR PASTA MUMLARI BİRLİKTE ÜFLEMEK ÜZERE...





BELKİ DE KOCAMAAAN BİR KUCAK VE KUCAK DOLUSU ÖPÜCÜK...





AMA UZAKSIN..

UZAKTASIN..

YAPABİLECEĞİM,

SÖYLEYEBİLECEĞİM, SADECE :





Bİ DAHA MI SÖYLEYEYİM?

PEKİ:




DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN BABAM BENİM
AŞKIM BENİM
BUNDAN SONRAKİ DOĞUM GÜNLERİNDE HEP BİRLİKTE OLMAK DİLEĞİYLE
SENİ KOCAMAN AMA KOCAMAN ÖPÜYORUM
İYİ Kİ DOĞMUŞSUN
BENİM BABAM OLMUŞSUN
CANIMIN İÇİ OLMUŞSUN..










19 Ocak 2009

İREM'LE HAFTASONU

Küçük aşkımla dolu bir haftasonu geçirdim. Hafta arası biraz rahatsızdı ama minik uzun süredir hastalıklardan ötürü dışarı çıkamadığı için, hava da süper olunca gezdik biraz. Cumartesi parka gittik, orada portakal suyumuzu içtik (büyük bir merasimle içiyoruz resmen portakal suyumuzu).


Sonra da "anne hadi kitapçıya gidelim artık" dedi ve biz de kitapçıya gittik. Bitane "İrem Kitabı" bi tane de "Anne Kitabı" aldıktan sonra, ve biraz da elişi kağıtları vs. aldıktan sonra ananeye geldik. Akşama ne zamandır söz verdiğim "buzdolabını" yaptık birlikte. Ayakkabı kutusundan yapacaktık ama baktım ayakkabı kutusu büyük oluyor ben de cep tlf. kutusundan yaptım. Beyaz yapışkan kağıt bulamadım ama ben kağıtlara bakarken kızım fosforlu yeşili gördü "anne bunla yapalım" dedi. Bi de etiket aldık, buzdolabı süslerimizi de İrem Hanım yapıştırdı. (Fotoğraflar pek güzel değil ama ne yapalım artık.








Pazar günü de Zeynep ve Annesi ile Kitap Fuarı'na gittik.




Bi sonraki haftasonunu sabırsızlıkla bekliyoruz...


























15 Ocak 2009

BABAM'A

Baba,

Biliyo musun sensiz ev sanki bomboş. Annem gelince hep seni soruyorum “babam ne zaman gelecek?” diye. Seni çok özledim.

“Babacımmm” diyerek yanağıma kondurduğun o sıcacık öpücüğü, en sıcak en içten bir “aşkımmm” diyerek bana sarılmanı, bacaklarına sarılmayı, “beni cucama al” dediğimde kucağına almanı, eve geldiğinde sana terlik getirmeyi çok özledim. Kısa sürelik de olsa ayrılık zor babacım.

Her akşam senin fotoğrafını öpüyorum uyumadan, sen de benim fotoğrafımı öpüyormuşsun annem söyledi.

Akşamları çok yaramaz olmuşum annemler söylüyor, masus yapıyorum baba benimle ilgilensin diye ha ha ha (anneme söyleme). Yemeğimi de inat edip bazen yemiyorum… Bi de hep birlikte yemek yemeyi de özledim.

Babam.. Hani annem-sen-ben 3ümüz uyuyoruz ya ya benim ayağım senin kafanda, bazen senin üzerine çıkıyorum sen de ben rahat yatayım diye yatağın ucuna kaçıyorsun. Sen gelince yine uyuyalım birlikte. Sen arada bir kalk benim boynumu kokla, “ohhh aşkım kızım” de, beni öp babam. Ben de yanlışlıkla senin kolunu seveyim..

Hadi bitir işini de gel artık. Akşam olsun, kapı çalsın, babam gelsin, sonra ben onun terliklerini getireyim, cucaana atlayayım, öpeyim…
Babacım seni çok seviyorum…


14 Ocak 2009

ANNE YİNE İŞ'TE...

Annem ben yine çıkamadım erken.. Seni çok özledim.. Bu arada resimlerine bi bakayım dedim...











13 Ocak 2009

MONTESSORİ

Uzun zamandır İrem'in arkadaşı Zeynep'in annesi (aslında Zeynep'in annesi benim arkadaşım ama şimdi öyle oldu kusura bakma Berrak'cığım) aracılığıyla tanıştığım Montessori Eğitim hakkında yine Berrak sayesinde yeni şeyler öğreniyordum. Bana tavsiye ettiği blogu da sürekli inceliyordum ve çok hoşuma gidiyordu. Dün ben de bu gruba katıldım ve daha şimdiden kızımla ilgili pek çok yeni şey düşünmeye başladım. Çünkü belirli bir zamandan sonra artık oyun-eğlence olarak yetemediğimi düşünüyordum küçük hanıma... Çalışmanın da çok etkisi var. Günde 2-3 saatle en iyi şekilde nasıl verimli olabilirim diye düşünüyor insan..
Bu haftaki BEÖ aktivitemiz "Temizlik". Başak burcu ve temizlik hastası kızım için bence başlangıç olarak çok güzel bir aktivite. Bakalım neler yapıcaz.
Dün de gruptaki blog sayfası arkadaşların bloglarını incelediğimde aklımda kalan bir aktiviteyi yaptı kızımla. Pamuktan kardan adam.. "Anne tavşan da yapalım mı?" dedi uyku vaktimiz geldiği için yapamadık. Hatta uyuyana kadar yarın (bugün) tavşan yerine "Kar Çocuk" ve "Kar Anne" yapmaya karar verdik.
Umarım bugün yapabiliriz de fotoğraflarını da eklerim...

9 Ocak 2009

ANNE İŞ'TE


Anne: Annecim ben neden işe gidiyorum biliyo musun?
İrem: Bana çikolata almak için.
Anne: Evet. Sen de büyüyünce anne olacaksın ve çalışacaksın di mi annecim?
İrem: Evet. Ben de büyüyünce çalışıcam ve sana en sevdiğin oyuncağı alıcam. Bi de defter alıcam. Bi de şekerler, çikolatalar alıcaaaammm… Bi de sana kitap alıcam. Hem de yazılı kitap, çünkü sen yazılı kitap seviyosuuun. Sen yazılı kitap seviyosun ben resimli kitap seviyorum.

1 haftadır işten eve geç gelen bir annenin, kendini biraz olsun affettirme konuşmasının sonuydu bu. Önceleri “işe gitme” diye başlayan konuşmamız böylece “ben de büyüyünce işe gidicem” şekline dönüştü.
Aslında tüm çalışan annelerin hissettiği bir suçluluk duygusu benim yaşadığım son günlerde. Günde 2-3 saat görmek bazen içimi acıtıyor. Ve bazen o meleğin bana küstüğünü hissediyorum. Ama dün biraz anlaştık galiba. Ne yapalım…