21 Temmuz 2010

minik kuş

bir varmış bir yokmuş
güzel mi güzel, tatlı mı tatlı İrem adında bir kız varmış
Minik İrem büyümüş, artık anaokuluna gitme vakti gelmiş ..
babası da onu güzeeel bir anaokuluna kaydettirmiş
Eylül'ün 13'ünde Minik İrem formalarını giyip okuluna gidecekmiş
annesi mi?
hala kızının yaşını hesaplıyormuş
ve geçen onca zamanın ne kadar da çabuk geçtiğini düşünüyormuş
bir elin parmakları kadarmış yaşı
sonra ikinci ele geçeceklermiş
ve yıllar iki elin parmaklarını saya saya ilerleyecekmiş...
İrem mi?
şimdi babaannesiyle birlikte denizdelermiş
her sabah denize gidiyormuş
akşam üzeri de parka...
annesi onu çok özlemiş
"İrem anaokuluna gidecek" diyormuş herkese
ama kendi bile inanamıyormuş
kızı büyümüş mü??

29 Haziran 2010

2 ay mı olmuş??

kuşum..
2 ay olmuş sana yazmayalı (yazamayalı..)
tam iki ay..
neler mi oldu bu iki ayda..
deniz sezonunu açtık
ama uzaktan bakıyoruz şimdilik
öskürük var, burnumuz fış fış..
zıpladık havalara..
sohbet ettik sahilde..
biraz zeynep biraz duru kattık sevincimize..
şarkılar söyledik..
ağaçlara çıktık, dut yedik...
uçurtma uçurduk..
beyazlara büründük, doğum gününe gittik...
değişmeyen birşey..
her ay olduğu gibi
yine babamızı özledik...

28 Nisan 2010

karışıkım- yağmurdan mı??

Niye bilmiyorum bugünlerde iki şarkıya takmış durumdayım
Tamam ikisi de çoook güzel şarkılar ama niye takmış durumdayım?
Kulağımda kulaklık, işyerinde bir yandan çalışıp “sil baştan” bu iki şarkıyı dinliyorum
Ama gerçekten de çok güzeller..

Birisi. Şebnem Ferah’tan…
Sil Baştan..

Gücün var mı sevgilim
Derin sularda inci tanesi aramaya?
Cesaretin kaldıysa
Hala benle aşktan konuşmaya
Söyle canım sevgilim
Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi
Yorgun gibi bir halin var
Duyguların karışık olabilir mi?

Diğeri mi…
Neydi Unuttum..
Gerçi şu an dinliyorum ama..
Boşver..

27 Nisan 2010

karadeniz..

23 Nisan'ın tatil olmasını bahane bilen bizler, hadi dedik bi Karadeniz turu yapalım.
Çocukla olur mu acaba soruları kafamızı meşgul etmedi değil, ama olur düşüncesi ağır basmış olmalı ki, ben, İrem ve anneanne ile babaanneden oluşan ekip, yollara düştük.
Perşembe akşamı çıktık yola, İrem benim yanımda tıngır mıngır giderken küçük hanımın uykusu geldi. Derken yerini hazırladık, yatak, yorgan.. ama ne var ki bizimki uyuyamıyor. 4 saatlik uyku mücadelesi sonrasında uykuya yenik düşerek saat 1 gibi uykuya daldı ve anne için eziyet saatleri başladı. Öyle ki zaten zar zor uyuyan İrem Hanım, ben tam koltuğa oturup ayağını kucağıma koyduğum anda uyanıp beni koltuğun dışına itekledi ayaklarıyla. Ve ben sabaha kadar ön koltuk ve bizim koltuk arasına serdiğim örtünün üzerinde, annemin kucağında uyuyarak gittim.. Neyse ki sabaha karşı babaannenin görev değişikliği teklifini kabul ettim, 1-2 saat koltukta uyuyabildim.
Sabaha karşı Amasra'ya vardık. Harika bir yer Amasra, bayıldım resmen. Ama enerjisini almış bir İrem'in arkasından aygın-baygın bir anne nasıl koşuşturursa öyle koşuşturdum. Ardından Safranbolu'ya gittik biraz dolaştık. Akşama kendimizi otele zor attık, Ilgaz'da bir otelde kaldık. İrem Hanım'ın orada da uyku ve yorgunlukla "ben çocuk klübüne gitmek istiyorum" ağıtlarının ardından odaya çıktık, yatağa girdikten sonra uykuya dalması 10 dakikayı bulmadı :)
Amasra'dan...



Anane-İrem-Babaanne
İkinci gün Sinop ve Kastamonu'ya gittik..
Daha bir dinlenmiş olarak..
Sinop Cezaevi penceresinden..
Dış görüntü ne güzel di mi
Ama içi...
İçler acısı...

Dönüş yolu..
Küçük Hanım resmen otobüsün maskotu oldu
Herkese sevgilerini gönderiyor, günaydın diyor
Gülücükler dağıtıyor..
Bir oynadı, göbekler attı..

Yoruldu..
Yorulduk..
3 günde 2.500 km yol yaptık..
Başta "sevmiyorum" dediği tatili çok sevdiğini söyledi
"Babam beni bir daha getirsin" istedi..
Ve hepinize kocaman sevgiler gönderdi...

20 Nisan 2010

3 silahşörler..

yer: pastabahçesi
kızlar: irem, zeynep ve duru










19 Nisan 2010

dinozor..

arabada Banu Kanıbelli şarkılarını dinliyoruz
dinozor şarkısı çalıyor
"bir dinozorum olsaydı, eli buzdolabına sığsaydı..."
ve irem sordu..
- anne neden bir dinozorum olsaydı diyor?
- dinozoru yokmuş da ondan.
- neden yokmuş anne?
- çünkü dinozorlar artık yoklar kızım
- niye yoklar anne?
- (??) kızım bir öğreneyim sana anlatırım olur mu?
- tamam anne..
anlam karmaşası yaratmadan nasıl analtılır, ne söylenir onu araştırıcam
ama ertesi gün evde çizgi film izlerken, ve ben mutfakta yemek hazırlarken yanıma geliyor
- anne dinozora ne olduğunu ben öğrendim
- ne olmuş kızım?
- meteor çarpmış, bu yüzden yok olmuşlar
- (!!!) ne olmuş???
- meteor çarpmış anne...

izlediği bir çizgi filmde var. ben de izlemiştim ama dikkatimi çekmemişti. orada kısacık bir detay şeklinde geçiyor. ama o kısacık detay bizim için çok önemli bir sorunun cevabı oldu...
ya gerçekten de şimdiki çocuklar bir harika...

12 Nisan 2010

gül'üm


gece gül bahçesinde ararken seni
gülden gelen kokun sarhoş etti beni
seni anlatmaya başlayınca güle
baktım, kuşlar da dinliyor hikayemi

(hayyam'dan..)

2 Mart 2010

kızım

güzel kızım...
uzun zaman oldu yazamayalı sana
zamansızlık diyelim adına
akşamı sabırsızlıkla bekliyorum
sen de aynen benim gibi bekliyorsun biliyorum...
geç de olsa sana kavuşuyorum..
akşam gelince büyük bir sevinçle karşılıyorsun beni
uyku saati ile arada oluşan o birkaç saati dolu dolu geçirmeye çalışıyoruz seninle
bütün bir günü saatlere sığdırmak
çoook uzun saatler de değil hani
bazen yarım saat en fazla iki
öp, kokla, hazırlan, fırçala dişleri..
sonra uyku vakti...
masallar okuyorum sana, pazarlık yapıyorsun benimle
dün üç tane anlatmıştın bugün 4 tane anlat diye..
seçiyorsun masalları, başlıyoruz anlatmaya
bir yandan okuyorum kitabı bir yandan da seni izliyorum
gözlerini, kara kara,
burnunu, bir fındık misali
dudaklarını, hoş bir tebessümde
saçlarını kokluyorum..
mis...
ve uyku...
uyuyorsun ağır ağır
ama uyumak istemeden
anne bugün çok kısa masal anlattın diye diye..
anne gözlerimi kapatmicam, onlar kendi kendine kapanır diye diye..
anne ben seni çok seviyorum diye diye..
en tatlısı anne ben seni çok sevicem diye diye..
akşam olsa da
kavuşsam sana,
özledim kızımı,
özledim kuzumu...

22 Şubat 2010

anneye şiir

kızım bana şiir yazdı
o kadar mutluyum ki, sanki şiir kitabı çıkarttı :)
geçen gün yatmadan önce biraz oyun oynuyorduk yatakta,
bir yandan da şiir okuyordum ben ona..
birden döküldü kızımın dudaklarından,
sonra sordu "annecim bu bi şiir olabilir mi?" diye
"evet kızım çok güzel bir şiir" dedim
inanılmaz sevindi, yaşasın ben anneme şiir yazdım diye zıplamaya başladı.

İşte şiirimiz:

Anne sen çok şirinsin
Seni yatağa deviririm
Seni çok seviyorum..

ve en güzeli ertesi gün uyandığında şiirini hatırlamasıydı..

17 Şubat 2010

dubai'de iki kişi :)

uzun bir koşturmaca
yoğun iş temposu
yorgunluk
güzel bir tatili haketmiştik di mi??
veee 14 Şubatı da bahane ederekten bir Dubai kaçamağı yaptık.
kociş ve ben...
otelin havuz başından..
burj al arab..
yine burj al arab..
arkamızda mı?
burj khalifa ama yarısı bile çıkmamış :)
tamamını aynı kareye sığdırmak o kadar zor ki..
burj khalifa...
sheikh gurkan
çölde gün batımı..
çölde safari arası foto molası..




ve tatil bitti..
ama kızımıza kavuştuk büyük bir heyecan büyük bir özlemle
akşam sarılmış uyurken kızımla bana söylediği şey:
"anne bi daha tatile gitme, işe git. ama işten de geç gelme, çünkü o zaman seninle oynayamıyorum"
teşekkür ederim aşkım
süper bi tatildi..

10 Şubat 2010

su dansi..

insan "su dansini" izlerken aglar miymis?
aglarmis..
gozlerinden yaslar hic sebepsiz akarmis.
niyesini bilmeden
muzik basladigi an
sular muzigin ahengiyle dans etmeye basladiginda..
o yaslar da gozlerden
sicim gibi akarmis..
kahkaha atarken hem de..
anneyse eger o kisi
kizi cooook sevdigi icin su dansini
sirf yaninda o yok diye dans eden sulari izlerken
kizini ozleyip
aglarmis...
ve
aglamis..

20 Ocak 2010

nice nice nice yıllara..

sen bana müjde misin umut musun sevgili?
kim demiş geçti mevsim ufukta göründü kar
bu kaçıncı bahar sakın sorma sevgili
benim yorgun gönlümde aşkının telaşı var

bahar geldiğinde mi ben böyle olurum
yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar
ayrıca bunun seninle ne ilgisi var

tabii ki ben böyle olduğum için bahar
çünkü sana değdiğinden beri ellerim
bütün kış dallarında tomurcuklar var

sen bana vaat misin lütuf musun sevgili
kim ne derse desin al beni sinene sar
yaşanmış baharları unut gitsin sevgili
benim gönül ülkemde bir tek senin aşkın var


(Ayşe Kulin'den)

doğum günün kutlu olsun sevgili..